Hastalığın çıkış merkezi olan Çin, gerekli önlemleri almayarak virüsün tüm dünyaya yayılmasından sorumlu tutulurken, kendisine karşı açılacak davalarla da boğuşacak gibi duruyor.
İşte Çin'e karşı cephe alan bazı ülkeler,
-İngilizler Çin'nin Kovid-19 virüsüyle ilgili gerekli önlemleri almayarak tüm dünyaya yayılmasına ve ekonomik yönden zarara uğradıklarına binaen Çin'in sorumlu tutulmasına ve oluşan zararın Çin'den tanzim edilmesine yönelik rapor hazırladı.
-Nijerya Çin'e dava açmaya hazırlanıyor.
-ABD Missouri eyaleti de benzer bir davranış göstererek Kovid-19 salgınıyla ilgili dünyaya yalan söylemekle suçladığı Çin hükümetini dava etti. Ayrıca ABD Kongresinin alt kanadı Temsilciler Meclisi'nin 22 Cumhuriyetçi üyesi, Trump yönetiminden Uluslararası Adalet Divanı'nda Çin'e karşı dava açmasını istiyor.
Çin, aleyhine ilerleyen bu rapor ve dava silsilesi ile uğraşırken özellikle ABD tarafından Koronavirüs ile ilgili kendisine yeni bir saldırı daha gerçekleşti.
ABD Dışişleri Bakani Mike Pompea, virüsün Vuhan'da bulunan bir labavaturadan çıktığına dair çok sayıda kanıt mevcut dedi. Çin ise bu sataşmaya rest çekerek o zaman kanıtları dünya kamuoyuyla paylaş dedi.
Gördüğünüz gibi Kovid-19 virüsü dünya siyasetinin seyrini bir anda değiştirdi. Devletler arasındaki ilişkiler bir anda nasıl ters yüz oldu. Çok değil virüsten önceki dünyayı hatırlayın. Asya'nın parlayan yıldızı Çin, küresel ölçekte süper güç olma yolunda ABD'ye yaklaşmışken, hatta Türkiye dahil birçok ülkede tarihi ticaret yollarını demir ağı ile yeniden canlandırmışken, bir virüs ile her şey nasıl tepetaklak oldu.
Darbe yiyen sadece Çin değildi elbet. Kovid-19'un ikinci vatanı olan Amerika adeta hastalığa teslim oldu. Avrupa ülkeleri de bu süreçten nasibini alırken başta İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere gibi büyük ülkeler Koronavirüs ile çok büyük yaralar aldı. En son darbeyide Rusya ve Güney Amerika ülkeleri görecek gibi duruyor. Kısaca insanlık Koronavirüs çaresizliğinde.
Bu çaresizlik kelimesine dikkat çekmek istiyorum. Çünkü çaresizlik herkese her şey yaptırır. Avrupa ülkelerinde de öyle oldu. Medeniyet maskesi düşen sözde çağdaş ve uygar avrupa ülkeleri, hastalık sürecinde ellerinde yeterli maske ve dezenfektan gibi sağlık materyalleri olmayan ülkeler birbirlerinin sağlık malzemelerine el koydu. Bunca yıldır Avrupa Birliği çatısı altında yaşayan avrupa ülkeleri menfaatleri zarar görünce bir anda nasıl birbirine düştü. Bu süreçte belki de en büyük yarayı alan İtalya, Avrupa birliği üyeliğini sorgulamaya başladı. Hatta İtalya halkı Avrupa Birliği bayrağı olan kağıtları yırtarak birliğe olan tepkilerini gün yüzüne çıkardı.
Yani görünen o ki 21.Yüzyıl devletler tarihi koronadan önce ve koronadan sonra diye ikiye ayrılacak gibi duruyor.
Peki Türkiye bu hikayenin neresinde?
Türkiye Kovid-19 virüsüyle mücadelesinde dünyanın başarılı ülkelerinden biri. Bu başarısının en büyük nedeni de hiç şüphesiz sağlık sisteminin güçlü ve hastane imkanlarının yeterli düzeyde olmasından alıyor. Bu bağlamda Türkiye koronavirüs ile mücadelesinde kendi kendine yeterken, büyük bir alicenaplık örneği göstererek tüm dünyaya yardım etmeyi de ihmal etmiyor. Türkiye'nin yardımlarını alan bazı ülkeler yardımlar bize osmanlıyı hatırlattı diyor.
Yardım alan ülkelerin bu tarz açıklamaları bizim adımıza elbetteki gurur verici.
Demem o ki Kovid-19 salgını devletler arasındaki ilişkiyi değiştirdi. Tabi bu değişikliğin geçici mi kalıcı mı olduğunu zaman gösterecek. Bana sorarsanız virüs tehlikesi geçtikten sonra devletler arasındaki ilişkiler çıkarlar değişmediği müddetçe %80-90 oranında normale dönecek. Bunu ülkemiz özelinde örneklendirecek olursak, Az önce de bahsettiğimiz gibi ülkemiz salgın sürecinde dünyanın birçok ülkesine sağlık malzemeleri yardımında bulundu. Yardım ettiği ülkeler arasında ülkemiz aleyhine iş tutan devletlerde var tabi.
Peki bu devletler bizden yardım aldıkları için bizim aleyhimize çalışmaktan imtina mı edecekler? PKK'ya ve Kuzey Suriye'de bulunan illegal örgütlere desteği mi kesecekler? Ekonomik alanda bizi zor duruma sokan kur operasyonlarından vaz mı geçecekler? İçerdeki maşaları aracılığıyla soğan, patates, domates vb gibi ürünleri stoklayıp sizi aç bırakırım tehditinden geri mi duracaklar?
Elbette ki HAYIR.
O yüzden ortalıkta gezen yok bundan sonra şöyle olacak yok böyle olacak diyerek polyanna'cılık oynayanların teorilerini dikkate almayın derim ben.
Sadece şunu söyleyebilirim ki Koronavirüs ülkelere kendi kendine yetebilmenin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı o kadar. Salgın sürecinde ülkeler içe kapandı. Yokluk çekilen sağlık malzemeleri, gümrük ticareti zayıfladığı için gıda çeşit azlığı hatta yoksunluğu, enerjideki arz talep değişikliği yüzünden fiyatlardaki değişken durum derken bir bakmışsın ki süper güç bile olsan bir hiçsin.
O yüzden Koronavirüsten sonra dünya siyasetinde belli bir miktar yerelleşme görülebilir. Ve bazı ülkelerin yıldızı biraz daha fazla parlayabilir.
Çünkü anlaşıldı ki milyon dolarlık şirketlerinde olsa, nükleer bomban da olsa sağlık sistemin güçlü değilse bir hiçsin.
Dünyanın en zengin ülkesi de olsan, ülkenin her yerinden petrolde fışkırsa,1 kilo domates üretemiyorsan bir hiçsin.
Evet Kovid-19'un dünya siyasetinde ve ülkemizde etkileri şuanlık bunlar. Umarım tez zamanda bu virüs belasından kurtulur ve normal hayatımıza döneriz.
Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yazı ile alakalı yorum yaparak değerli fikirlerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler.